İkinci El Fotoğraf Makinesi Satın Alma Rehberi

İkinci El Fotoğraf Makinesi Satın Alma Rehberi

Bugün sizlere ikinci el fotoğraf makinesi alırken dikkat etmemiz gereken hususlardan bahsedeceğim. Eğer sizde bu hususları merak ediyorsanız bu yazım tam size göre…
Hangi fotoğraf makinesinin sizin için uygun olacağını bilemiyorsanız “DSLR Tavsiyeleri” yazımı okumadan geçmeyin derim ben ?✔

Biliyorsunuz ki günümüzde satış işlemleri birçok ikinci el satış sitesi üzerinden yapılıyor. Bunların en başında “sahibinden.com” geliyor diyebiliriz. Satın alacağımız ürünü bulduk fiyatı da cebimize uydu, peki sonrası?

  • Pazarlık yapmanızı öneririm, çoğu ikinci el ilan sahibi pazarlık payını üzerine ekleyerek ilan tutarını belirliyor bu yüzden pazarlık yapmanız lehine olacaktır. Tabii karşı tarafı anlayarak, aşırıcı olmadan, ısrara kaçmadan. Bunun sonrasında ürün eğer hoşunuza gittiyse almaya kararlıysanız satıcı ile fiyatta tam olarak anlaşın.
  • Garantisi, faturasının olup olmadığını varsa kaç ay garantisinin kaldığını öğrenin. Fiyat kıyaslaması yaparken bunları da göz önüne alın.
  • Shutter sayısını sorun.*
  • Hemen belirtiyorum bu gibi bilgileri cep telefonuyla arayarak sorarsanız satıcının profilini öncesinde daha iyi analiz etmiş olursunuz.

*Shutter sayısı nedir?

Shutter fotoğraf makinelerimizde fotoğraf çektikçe çalışan bir sayaçtır. Kaç fotoğraf çektiysek o sayaç bunu gösterir. Aslında konuyu burda biraz daha açarak anlatmak istiyorum. Shutter herşey değildir ama bir faktördür. Örneğin iki fotoğraf makinesi gördünüz, A makinenin shutter sayısı 12K (12000), fakat gövde yıpranmış bir yapıda; B makinesinde ise shutter sayısı 20K fakat gövde tertemiz ve muhafaza edilerek kullanılmış. Bu senaryoda sizin tercihiniz B makinesinden yana olmalıdır. Yani shutter önemli fakat birincil önceliğimiz değil. Shutter’ı bir aracın km’si olarak analiz edebiliriz. Ne kadar kullanıldığını buradan anlayabiliriz. Satıcıya bu bilgiyi sorarken shutter programından ekran görüntüsü göndermesini isteyin.

Shutter sayısını aldığınız kişi bilmiyor ya da doğru ifade edilmemesi ihtimaline karşın kontrol etmek istiyorsunuz.

Canon fotoğraf makinesi; shutter bilgisini sorgulamak için mutlaka bir bilgisayara ve fotoğraf makinesinin ara kablosuna ihtiyacınız var. Burda linkini verdiğim EOS info adlı programı indirdikten sonra arşiv dışına çıkartmanız gerekecek, bu işlem sonrasında programı açıp fotoğraf makinesini ara kabloyla bilgisayara bağlayıp fotoğraf makinesini açık konuma getirmeniz gerekecek. Hepsi bu! Çekim sayısını bilgisayarda program üzerinde göreceksiniz. (Bazı Canon modelleri bu programları desteklemiyor, sağdaki destek listesine göz gezdirmeyi unutmayın.)

Nikon

Nikon fotoğraf makinesi; shutter bilgisi sorgulamanız için yapmanız gereken şey çok basit “camerashuttercount.com” sitesine girip en son çektiğiniz fotoğrafı bu siteye yüklemek. Site size yükleme sonunda çekim sayısı bilgisini verecektir.

Sony  fotoğraf makinesi; shutter bilgisi sorgulamanız için yapmanız gereken “tools.science.si” sitesine girip en son çektiğiniz fotoğrafı yükleyip, sitenin size verdiği bilgiyi not almak. (Kırmızıyla işaretlediğim yer shutter sayısını veren bölüm.)

İkinci El Fotoğraf Makinesi Alma Rehberinde bahsedeceğimiz birkaç şey daha var;

  • Hemen bu işin tuzaklarından birisine daha değineyim birçok makine alıp satmış kişinin bile dikkat etmediği önemli bir husus; video çekilmiş makineler. Bu tür makineler piyasada sıkça var shutter sayısı çok düşük olsa da sensör yapısı ve gövde kısmı çok yıpranmış olacaktır. 1 video çekimi belki ortalama 5-10 dakika ya da daha fazla olsa bile DSLR makinelerimiz o bir videoyu 1 shutter olarak sayacına ekler. Video çekimi zaman gerektiren makineyi yoran bir işlem olduğundan (buraya hemen parantez açayım, sürekli video çekiminden bahsediyoruz burada. Ve de sadece video çekilmiş bir makinenin shutter sayısı ile sadece fotoğraf çekilmiş bir makinenin shutter sayısı aynı olsa bile; video çekilen makine çok daha fazla yıpranacaktır. Burada bahsedilen video sayısı ömrü boyunca video çekilen makineler. Burayı açmak istedim çünkü çoğu kullanıcı bunu yanlış anlayıp video çekmekten kaçınıyor. Uzun oldu ama tamamdır, kapatalım parantezi 🙂 ) dikkatli olmak gerekebilir.

Birçok makine alıp satan biri olarak söylüyorum;

  • Makinenin gövdesine dair ayrıntılı fotoğraflar isteyin. Size bununla ilgili başımdan geçen küçük bir olayı anlatmak isterim. Yine bir gün fotoğraf makinesi alacağım satıcıdan ekstra tüm tarafları görünecek şekilde fotoğraf atmasını istedim. Satıcı bana tüm tarafların fotoğraflarını attı fakat bir kısım tarafı hariç, ben o kısmı da atmasını söyledim fakat arada öyle kaynayıp gitti. Alışverişi uzaktan yaptığım için ürün geldiğinde fotoğraf atılmayan kısmın çizik olduğunu farkettim. Ama işte alışverişi yaptık bir daha gönder uğraş vs. uzun iş sizde bilirsiniz. Bu yüzden öncesinde alacağınız makine ile ilgili iyi fikir edinmeniz gerekiyor. Hatta gerekirse birkaç işlevi çalışırken video bile isteyebilirsiniz. Fakat tüm bu dediklerimi fiyatta anlaştıysanız alacağınızdan eminseniz yapmanızı öneririm satıcıların da vaktini emin olmadan almaya hakkımız yok.

 

  • Ürünü şehrinizde olan birinden almaya karar verdiniz ve çok fazla bilgiye sahip değilsiniz tüm bu saydıklarımızı hızlı bir şekilde kontrol etmeniz mümkün değil, satıcıyla bir kafede buluşmak istediğinizi ve makineyi orada kontrol etmek istediğinizi buna vakit ayırması gerektiğini söyleyin. Satıcı ürününden eminse zaten bu teklifinizi geri çevirmeyecektir.

İncelediğiniz makinenin dış kısmı size tüm hikayesini anlatacaktır onu mutlaka dinleyin 🙂

  • Parlak bir gövdeye sahip bir makine ise parlaklığına aldanıp yeni sanmayın tam tersi, aşınmış üzerindeki mat katman gitmiş bir makineden bahsediyoruz. Fotoğraf makineleri ilk üretildiklerinde üzerinde mat bir katman vardır. (Canon, Nikon markalarının aynalı olan serilerinde bu mevcuttur.) Elimizdeki ter ve çeşitli aşınma ve kimyasal yol ile uzun kullanım sonucunda o katman giderek yerini parlak siyah alanlara bırakacaktır. Uzun kullanılmış birçok fotoğraf makinesinde “handgrip” yani elimizin makineyi tuttuğu, temas ettiği alanların daha parlak olduğunu sizde göreceksinizdir. Mat ve aşınmamış bir makine daha az kullanmış ya da daha temiz kullanılmış diyebiliriz. Sağını solunu altını üstünü kontrol etmekten çekinmeyin, derin çizikler düşmenin bir işareti olabilir. Yere sert bir biçimde düşmüş bir makinenin büyük sorunları olabilir dikkatli olmakta fayda var.

 

Hayalinizdeki ikinci el fotoğraf makinesini istediğiniz kondüsyonda bulabilmeniz dileğiyle… 🙂

Yazımı burada bitiriyorum,soru görüş ve önerilerinizi yorum bölümünde belirtmekten çekinmeyin. İyi günler diliyorum 🙂

Yeni Başlayacaklar için DSLR Fotoğraf Makinesi Önerileri

Başlangıç İçin Fotoğraf Makinesi Tercihi

Yeni Başlayacaklar için DSLR Fotoğraf Makinesi Önerileri

Fotoğraf makinesi alacaksınız karar mı veremiyorsunuz? O zaman bu makalem tam size göre 🙂 Şimdiden belirtmek isterim ki fazla teknik detaya girmeden ihtiyaçlarınız doğrultusunda belirlemeye yardımcı olacağım bir makale olacak. Bunu da belirttikten sonra isterseniz hemen gelelim mevzuya;

Sayacağım modeller arasından seçimi kendi tercihinize ve koşullarınıza göre kendiniz belirlemelisiniz. Örneğin bir elbiseniz var üzerine çanta beğenmek durumundasınız, sizin elbisenizin rengine ve şekline göre çanta seçiminiz şekillenecektir. Yani herkesin farklı bir seçimi olması tabii ki de en olağan şey. Hangisi daha iyi diye bir soru çok genel bir soru olacaktır. Doğru soru ise benim için hangisi daha iyi? sorusu olacaktır. Makine modelinizi kendi ihtiyaçlarınıza cevap verecek şekilde belirlemelisiniz. Bunun dışında ikinci el alacaksınız nelere dikkat edeceğinizden emin değilseniz “İkinci El Fotoğraf Makinesi Alım Rehberi” yazımı okumanızı mutlaka tavsiye ediyorum.

 

Örneğin daha çok video çekmeyi planlıyorsanız, döner ekranlı, mikrofon çıkışı olan, günümüz şartlarında en az 1080p kayıt yapabilen bir makineyi tercih etmelisiniz.

 

Daha fazla bekletmeden geçelim fotoğraf makinesi önerileri ne,

 

Canon 600D, 650D, 700D

 

Fotoğraf çok öncelerden meraklıydım fakat artık telefondan, fotoğraf makinesine terfi etme vakti geldi ben yaparsam devamını da getiririm diyenlerdenseniz. Sizin için çok iyi bir başlangıç olacak bir fotoğraf makinesi tam karşınızda.

Bu modelleri aynı başlık altında sıralama sebebim birbirine çok yakın-aynı makineler olması bütçenize göre herhangi birini tercih edebilirsiniz. (Canon 600D’de dokunmatik kontrolü yok)
Şu anda 600D ve 650D’nin sıfır üretimi yok, ikinci el olarak tercih edebilirsiniz. Ancak dikkatli olmakta yarar var. Zira ikinci el makine alırken dikkat etmeniz gereken hususlar var. “İkinci El Fotoğraf Makinesi Alım Rehberi” yazımda buna değindim.

Canon 700D ise sıfır üretimi olan bir DSLR makine ve fiyat olarak 18-55 kit lensi ile şu an ki dolar kuruyla ortalama 2800-2900TL bir fiyat bandına sahip. Döner ekrana sahip dokunmatik ekranı olan, mikrofon çıkışı bulunan başlangıç için gayet yeterli bir seri.

Kolay kullanımı, Canon’un ürün gamı genişliği, lens çeşitliliği ve video çekim kabiliyetleri (1080p 30p) avantajları arasında yer alabilir. Canon’un birçok giriş seviyedeki makineye göre kullanımı en kolay ve piyasada büyük yer bulup satışının hızlı olmasını da ekleyebiliriz. Dezavantajlarına gelecek olursak rakiplerine göre, daha az netleme noktası ve daha düşük seviyede sensör tercih edilmesini sıralayabiliriz. Hızlı başlangıç için ideal bir fotoğraf makinesi…

 

Canon 200D

Makinem küçük, hafif olsun çantamda taşıyayım. Anılarımı bununla ölümsüz hale getirebileyim ama objektifde değiştirebileyim. Bluetooth, NFC ve Wifi gibi özelliklkeri de olsun, çekip sosyal medya da hemen paylaşabileyim. Aynı zamanda benim kafamı teknik terimlerle fazlaca karıştırmasın işini yapsın. Hem video da çeksin, en kalitelisinden 🙂 (1080p, 60p)

Neler istiyorum ben ya? 🙂 Sizin de ihtiyaçlarınız bu yönde ise Canon 200D tam size göre… Şu anki dolar kuruyla 2500-2600TL bandında bir fiyata bulmanız mümkün. Fiyat olarak çok uygun gelmediyse kardeşi Canon 100D’yi incelemenizi tavsiye edebilirim.

Burada yine Canon’un birçok avantajından bahsetmek mümkün kolay kullanımı, Canon’un ürün gamı genişliği, lens çeşitliliği ve video çekim kabiliyetleri (1080p 60p) avantajları arasında yer alabilir. Canon’un birçok giriş seviyedeki makineye göre kullanımı en kolay ve piyasada büyük yer bulup satışının hızlı olmasını da ekleyebiliriz. Dezavantajlarına gelecek olursak profesyonel ya da yarı profesyonel kullanıcıya hitap etmediğini söyleyebiliriz.

Nikon D3400

Nikon D3400’ü Canon 650D ve 700D’nin *piyasadaki rakibi olarak görebiliriz. Canon 700D için bahsettiğimiz kullanıcı kitlesini bu modele de dahil edebiliriz.

Şimdi gelelim modelin avantaj ve dezavantajlarına, rakip ile farklarına. Öncelikle Nikon firması DSLR makineleri için daha yeterli ve etkin sensörler kullanıp, daha kaliteli bileşenler kullanıyor. Bu modelin Canon tarafından bir çok üstün yönü var fakat dezavantajlarına da bakıp kararımızı ona göre vermemiz gerekecektir. Dezavantajlarına gelecek olursak rakibine kıyasla görece daha zor, karışık bir kullanıma sahip olması, lens ve ürün gamının yine rakibine kıyasla daha az olması. Piyasadaki satış kabiliyetinin rakibine göre daha güçsüz kalması. Video’da rakibinin öne geçmesi (Nikon D3400, 1080p 60p kayıt yapabiliyor fakat rakibinin öne geçtiği nokta ise videoda otomatik netleme sisteminin daha sağlıklı çalışması) diye sıralayabiliriz.

Fiyat olarak 18-55 kit lensi ile şimdiki dolar kuruyla 2300-2400TL bir fiyat bandında rakiplerine göre daha uygun bir fiyata sahip olması da bir tercih sebebi olması için yakın seçenekler arasında gözüküyor. Sonuç olarak size saf fotoğraf deneyimini en iyi şekilde yaşatacak bir fotoğraf makinesi, Nikon D3400.

 

Sony A6000

Listemizin en küçük konuğu ise Sony A6000
Küçük boyutuna rağmen DSLR makinelere kafa tutan, küçük kutulardan büyük hediyeler çıkar sözünü gerçeğe dönüştüren bir aynasız.
Küçük olması en büyük avantajları arasında yer alabilir. Bunun yanında netleme noktasında (179 Adet!), sensör kalitesinde, seri çekim(11fps) rakiplerine attığı fark kesinlikle yadsınamaz. Ayrıca makinede Wifi, NFC desteği de mevcut belirtmeden geçmeyelim. Fiyat olarak ta rakiplerinin gerisinde kalmadığı 2200-2300TL bir fiyat bandına sahip.

Fakat her güzelin olduğu gibi bunun da kusurları yok değil. Düşük batarya ömrü, dokunmatiğinin olmayışı, daha hassas bir forma sahip olması ve ürün gamının daha dar ve objektiflerinin çok pahalı olması dezavantajları arasında yer alabilir. Objektiflerin pahalı olması dedik, peki ne kadar pahalı hemen örneklendirelim, Canon tarafında bir 50mm 1.8 STM lensin fiyatı 500-550TL civarlarında, Sony tarafında ise 50mm bir lens 1300-1400TL arasında bir fiyat bandına sahip. :O

 

Yazımızın sonuna geldik, aslında burada birkaç modeli inceledik fakat aynı zamanda markaların yapısına da değinmiş olduk yani Nikon’un farklı bir modelinin yapısı burada bahsettiğimiz Nikon modelinden çok farklı olmayacaktır. Bahsettiğimiz avantaj dezavantajlar genel markalar için geçerlidir diyebiliriz. Bu listedeki modellerden farklı bir model düşünüyor da olabilirsiniz bu yazı size markalar hakkında az çok fikir verecektir. En başta da belirttiğim gibi ihtiyacınıza cevap verecek olanı belirlemelisiniz.

Yazımda giriş seviyesi benim tavsiyelerim arasında olan makinelerden bahsettim. Herkese faydasının olması açısından, farklı modeller hakkında sorularınız için yorum bölümünü kullanabilirsiniz…

Sizin için üretilmiş fotoğraf makinesini edinmeniz dileğiyle… 🙂

İyi günler, esen kalın….

 

 

 

 

 

Uzun Pozlama nedir? Nasıl yapılır?

uzun pozlama nedir

Uzun Pozlama nedir? Nasıl yapılır?

Yazıma başlamadan önce temel teknik terimleri bildiğinizi varsayıyorum.
Eğer bilmiyorsanız veya bildiğinizden pek emin değilseniz; iSO, Diyafram ve Enstantane Üçlüsü isimli yazımı okuduktan sonra gelmenizi tavsiye ediyorum.

Haydi başlayalım o zaman 🙂

 

Uzun Pozlama nedir?

Her çektiğimiz fotoğraf, bir pozlama yani ışıkla etkileşim sürecinde oluşur. Işığın bu etkileşim sürecini yani süresini arttırdığımızda “Uzun Pozlama” yapmış oluyoruz. Fotoğraf makinemizde ki perde mekanizmasının ne kadar süreyle açık kalacağını(pozlama süresi) makinemiz üzerinde ki enstantane değeri ile belirliyoruz. Öncelikle şunu bilmemiz gerekiyor perde mekanizması uzun süre açık kalacağı için makinemiz perde açık kaldığı süre boyunca pozlama yapmaya devam edecektir. Yani en ufak bir harekette donuk ve bulanık fotoğraflar elde edeceksinizdir. Buradan şimdi şu sonucu çıkartıyoruz; mutlaka tripod kullanmamız gerekiyor. Perde mekanizmasının açık kaldığı süre boyunca çok parlak nesnelerin hareketi fotoğrafımızda izler oluşturacaktır. Karanlık olan nesneler de tam tersine hareketli olsa dahi fotoğrafa etki etmeyecektir.

 

Uzun Pozlama nasıl yapılır?

Öncelikle bu tarz çekimler için biraz pratik gerekiyor, çünkü istediğiniz fotoğraf için gereken pozlama süresini belirlemeniz gerekiyor. Uzun pozlama daha çok gece çekimlerinde kullanılan bir teknik fakat gündüz filtreler yardımıyla da yapılabiliyor. Şimdilik temel kısımdan bahsettiğim için gece çekimini baz alarak anlatacağım. Vereceğim teknik detaylarla birlikte bol bol pratik yapmanızı öneriyorum, hemen geçelim.

  • Tekniğin olmazsa olmazı; Tripod 🙂
  • Kullandığınız tripod kaliteli değilse boyunu kısa tutarak kullanmaya çalışın, rüzgarlı havalar fotoğraflarınızı berbat bir hale getirebilir.
  • Pozlama yaparken titremeyi kesinlikle engellemelisiniz. (Pozlama süresince makinenize dokunmayın.)
  • Titreşimin açığa çıktığı bir nokta da denklanşöre basarken oluşan titreşimdir. Bunu engellemek için makinenizin zamanlayıcı modu ile bu sorun çözüm getirebilirsiniz.
  • Gerekli ışığı pozlama süresini uzun tutarak sağlayacağınız için yüksek iSO ve açık diyafram (düşük) değerine ihtiyacınız olmayacaktır.
  • Çok fazla kaynakta belirtilmese de eğer vizörünüze doğrudan etkiyen bir ışık varsa ayarları yaptıktan sonra çekimi yapacağınız zaman ışığın girişini engelleyecek şekilde vizörü kapatmanızı öneririm.

Anlatıyorsun, iyi hoş da ben ne kadar pozlayacağım? dediğinizi duyar gibiyim 🙂  Hemen örnek fotoğraflar üzerinde exif bilgilerini inceleyelim. Ama öncesinde de söylediğim gibi sizin fotoğraflayacağınız yerin şartları farklı olacaktır bunun için bol pratik yapmak ve hangi ayarın daha uygun olduğunu belirlemek gerekiyor.

(iSO 100, f./22, 25″ – Canon 50mm 1.8 II)

Pekte kalabalık olmayan bir trafikte, şehrin ışıklarına karşı bir uzun pozlama yaptım. Şehir ışıklarının fazlalığı önemli bir etken olabiliyor, diğer fotoğraflarda farkedeceksinizdir. Bu fotoğrafta 25 saniye pozlama yaptım. Işık ihtiyacımı fazlasıyla pozlama süresiyle kazandığım için, iSO ve diyafram ayarlarını ışığı daha az sağlayacak şekilde ayarladım.

(iSO 100, f./8, 30″ – Sigma 17-50 – 17mm)

Bu fotoğrafta önce ki fotoğrafta ki gibi güçlü ışık kaynaklarıyla karşı karşıya değiliz, bu yüzden önce ki fotoğrafa göre ihtiyacımız daha fazla, bu yüzden diyafram değerimiz f./8 ve pozlama süremiz 30 saniye.

 

(iSO 100, f./5.6, 30″ – Sigma 17-50 2.8 – 17mm)

Önceki fotoğrafla aynı mekan ve zaman dilimi içerisinde çekilmiş bir fotoğraf daha. Işık oranının biraz daha fazla olmasına karşın biraz daha açık diyafram tercih ederek karanlık alanların da pozlanmasını sağladım.

 

Evet, bu kadardı 🙂 Birbirinden güzel fotoğraflar elde edebilmeniz dileğiyle…

Lütfen görüşlerinizi bildirmekten çekinmeyin, soru, görüş ve önerilerinizi bekliyor olacağım 🙂 Görüşmek üzere…

Fotoğraf Makinesindeki Modlar

Fotoğraf Makinesinde Bulunan Otomatik ve Manuel Modlar

Bu yazımızda fotoğraf makinemizde bulunan otomatik ve manuel modların görevlerinden bahsedeceğiz. Umarım faydalı bir yazı olur.
iSO, diyafram, enstantane hakkında bir fikriniz yoksa bu makaleyi inceleyebilirsiniz; iSO, Diyafram, Enstantane Üçlüsü

Hemen otomatik modlardan başlayalım o zaman ne duruyoruz. 🙂

Otomatik Modlar

Otomatik Mod (A)

Otomatik modların başında yer alan bu mod A ya da A+ olarak isimlendirilir. Bu modda DSLR makinemiz ortamın koşullarına ve kendi yaptığı hesaplamalara göre diyafram,enstantane,iSO, WB gibi tüm ayarları kendisi ayarlar. Işık oldukça yetersiz ise flaşı otomatik açar ve bu şekilde çekim yapar.

Flaş Kapalı Modu

Flaş kapalı modda, otomatik moddaki tüm herşey geçerlidir. Fakat flaş kullanılmaz.

Portre Modu

 İsminden de anlaşılacağı üzere bu mod portre çekmek üzere tasarlanan bir mod. Fotoğraf makinemiz bu modda diyafram değerini düşük tutarak konuyu önplana çıkarmış, arkaplanı flu tutmuş oluyor. Bu modda sıkça alan derinliğinden faydalanılmaya çalışılıyor. Eğer gerekliyse flaş ile destekleniyor.

Makro Modu

 Makro modu çok küçük bir nesnenin fotoğrafını çekmek için uygundur. Makro modunun tek başına çok yakın bir makro görüntüsü sunmayacağını unutmayın; bunun için bir makro lens almanız gerekecektir. Makro modu, yeterli/yüksek ışıkta en iyi sonucu verir. Çok ufak hareketler bile büyük odak kaymalarına sebep olabilir. Işık düşükse, mümkünse bir tripod kullanın. Makro fotoğraf çekerken odaklamanız da  çok daha hassas olmanız gerekir. Nedeni ise, sığ bir alan derinliği kullandığınızda, kendinize çok daha az bir hata payı vermenizdendir.

Manzara Modu

 Manzara fotoğraflarında genellikle en son odak kısmından, başlangıç odak kısmına kadar net olması gerektiği için yüksek diyafram değeri (f/16 gibi) kullanılır. Manzara modu geniş açı lenslerle çalışmaya eğilim gösterir. Sahne karanlıksa flaş açılabilir.

Spor Modu

 Spor, hızlı tempolu aktiviteler olduğundan 1/500-1/1000 gibi yüksek örtücü hızları kullanılır. Hareketi dondurmak için yüksek örtücü hızı gereklidir. Dahili flaş 1/100 gibi değerlerin üzerinde senkronizasyon sorunları yaşanır, flaş kullanılmaz. Çekim modunda ise seri çekime geçilir. Denklanşöre basılı tutulduğu sürece çekim yapılmaya devam eder.

Gece Portre Modu

 Gece portre modunda ışık ihtiyacı yüksektir bu yüzden iSO yüksek, diyafram düşük ve enstantane hızı da düşük tutulur. Modeli aydınlatmak için flaşa ihtiyaç duyulur.

Manuel Modlar

M (Manuel)

Elle fotoğrafçının her ayarı değiştirmesine izin verir.

AV (Diyafram Öncelikli)

Diyafram önceliği, fotoğrafçının diyafram değerini ayarlamasını sağlar ve makine otomatik olarak doğru enstantane hızını ayarlar.

TV veya S (Enstantane Öncelikli)

TV, fotoğrafçıya önce enstantane hızını seçmesini sağlar (örneğin spor çekerken) ve makine otomatik olarak doğru diyaframı ayarlar.

P (Programlı Otomatik)

P-Program modu Otomatik moda benzerdir. Enstantane ve diyafram ayarları makine tarafından belirlenir, ancak fotoğrafçı çekim ve görüntü fonksiyonlarını ayarlayabilir.

Fotoğrafta iki önemli etken “Tutuş ve Duruş”

Fotoğrafta iki önemli etken “Tutuş ve Duruş”

Fotoğraf çekerken ister DSLR ister kompakt bir makineyle çekim yapıyor olun tutuş ve duruş çok önemlidir. Doğru tutuş ve duruş ile fotoğraflarınızın kompozisyonunu daha rahat sağlayabilir, fotoğraf makinenize tam hakim olur ve titremeye bağlı netlik kaybını önleyebilirsiniz. Bu konuyu iki ana başlık halinde inceleyeceğiz.

Tutuş

Fotoğraf makinenizi ilk öncelikle düşmelere karşı korumanız için boyun askısını mutlaka boynunuza ya da bileğinize dolayarak kullanmayı unutmayın. Çekim yaparken makinenizi tam kavradığınızdan ve ana kumanda tuşlara erişebildiğinizden emin olun. Fotoğraf makinemizde, sağ elimiz makinemizin sağ kısmını sarmalı işaret parmağımız denklanşöre denk gelmelidir. Sol elimiz ise objektifin altında destekleyerek, zoom halkasını kolaylıkla kontrol edebileceğimiz bir konumda bulunmalı. Duruşumuz tamamen dik olmalı, dirseklerimiz yere doğru bakmalıdır. (Yatay tutuş.) Böylelikle kollarımızı bedenimize yaklaştırarak titreşimi en aza indirgemiş olacağız.
Şimdi bir kaç fotoğraf üzerinde yanlış ve doğru tutuşları inceleyelim.

Şimdi de dikey tutuşu bir görsel üzerinde inceleyelim.

Sol taraftaki görselde yanlış yapılan şey; fotoğraf makinesinin alt taraftan desteklenmemesidir.

Duruş

Şimdi vereceğim örnekte ne kadar zıt alanlar olsa da bu iki alanda kullanılan kural aynı diyebiliriz. Avcılık. Avcılıkta da buna benzer kurallar var. (Hedefin kaçırılmaması titreşimin istenmemesi v.s gibi faktörler.) Her neyse biz geçelim kurallara…

Ayakta çekim yapıyorsak, ayaklarımızı omuz genişliğinde açıp bir ayağımız diğerine göre daha önde diğeri ise daha geride olmak üzere konumlandırıyoruz. Bunu uygulayarak duruş anındaki ileri-geri, sağa sola olan salınımımızı sınırlamış-durdurmuş oluyoruz.

Şimdi bir kez daha görsel üzerinde kavrayalım.

Soldaki duruş ve tutuş tamamıyla yanlış; kollar iyice açılmış, sol el doğru konumda değil, ayaklar birbirine bitişik. Sağdaki ise tam anlattığımız gibi 🙂

Bütün kuralları uyguladık herşey tamam. 🙂 Sıra geldi fotoğrafı çekmeye; nefesimizi tutuyor ve denklanşöre basıyoruz.
Bunlar düşük enstantane hızlarında işimize yarayacak püf noktalar. Fotoğraflarınızda kullanmanız dileğiyle.

Aşağıda yorum panelinden düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.
İyi günler…

 

iSO, Diyafram, Enstantane Üçlüsü

iSO Nedir?

Öncelikle iSO’nun ne olduğuna bakalım. iSO en basit anlamıyla ışık hassasiyetidir. Düşük iSO değeri düşük ışığı, yüksek ise yüksek ışık hassasiyetini simgeler.

 

Soldaki fotoğraf Canon, sağdaki ise Nikon fotoğraf makinesine ait olan iSO ayarlarının bulunduğu panel.

Örneğin;
iSO 200 değeri ile karanlık bir fotoğraf elde ediyorsak iSO değerini yükselterek
(Örn. iSO 400) bu sorunu ortadan kaldırabiliriz.

Fotoğraflarda görüldüğü üzere iSO değeri yükseldikçe daha parlak fotoğraflar elde ediliyor.

  • O zaman karanlık yerlerde iSO değerini en yüksek değere alırsam harika kareler yakalayabilirim?

– Fakat bu işin bir tuzağı var.
iSO en basit teknik anlamı sensöre uygulanan elektriksel gerilim miktarıdır. Gerilim arttıkça ışık miktarı artacak fakat “noise” diye adlandırdığımız kumlanmalar meydana gelecektir.

iSO değerinin yüksek tutulması fotoğraf kalitesine olumsuz etki edecektir.

iSO değerinin yükseldikçe yansıyan olumsuz etkisini görebilirsiniz.

 

Diyafram Nedir?

Fotoğraf makinesinin objektifi üzerinde bulunan yaprakların(diyafram bıçakları) bütününe verilen isimdir. Bu yapraklar kapanarak ya da açılarak sensöre ne kadar bir ışık sağlanacağını belirler.

İngilizce’de “aperture” olarak geçer. Türkçe karşılığı “açıklık”. Yani açıklık ne kadar fazla olursa sensöre o kadar fazla ışık sağlanır ve daha aydınlık fotoğraf sağlanır.

O zaman gelin diyaframın yapısına biraz daha yakından bakalım.

Karşınızda kısık bir diyafram değerindeki objektif var. Yani “az açıklık” daha “az ışık”.

 

– Peki diyafram değerleri nasıl ifade edilir? Sembolü nedir?

Diyafram f harfi ile ifade edilir.

f/1.4 , f/1.8 , f/2 , f/4 , f/8 , f/16 , f/32 gibi.
Burada unutulmaması gereken ayrıntı sayısal olarak küçük olan değer daha büyük açıklığı, sayısal olarak büyük olan ise daha küçük bir açıklığı ifade eder.

Hemen bir görselle daha iyi pekiştirelim.

 

– Buraya kadar herşeyi anladık, bu diyaframın işlevi bu kadar mı yani?

Dediğinizi duyar gibiyim haydi gelin o zaman başka ne işe yarıyormuş ona bakalım hep birlikte…

“Arka plan fluluğu, alan derinliği, arkası bulanık fotoğraf” gibi terimleri illaki duymuşsunuzdur. Hemen bu ifadelerin diyaframdaki yerine bakalım.

Yüksek açıklık yani düşük bir diyafram (örn.f/1.4) değeri kullanıyorsanız, odakladığınız nesnenin ön ve arka kısımları bulanık hale gelecektir. Buna alan derinliği diyoruz. Düşük açıklıklı yani yüksek bir diyafram (örn.f/16) değerinde işler tam tersi oluyor. odakladığınız objenin ön ve arka tarafları da net kalıyor.

Bu görselle daha iyi kavramışsınızdır ama birde fotoğraf üzerinde bakalım.

 

Enstantane nedir? (Perde Hızı)

Enstantane fotoğraf makinemizde bulunan perde mekanizmasının açık kalma süresine verilen isimdir. Perde mekanizması ile sensöre düşen ışığın süresini belirliyoruz. Tahmin edeceğiniz gibi ışığın düşme süresi arttıkça yani perdenin açık kalma süresi arttığı zaman daha parlak fotoğraflar elde ederiz. Süre azaldıkça daha karanlık fotoğraflar elde ederiz. Şimdi perde mekanizmasına yakından bakalım.

Işığın ne kadar bir zaman sensöre ulaşmasını sağlayan mekanizma açılan kapanan bir yapıya sahip, siz denklanşöre bastığınız an açılır ve enstantane süresi ne kadar ise o kadar açık kalmaya devam eder, sonrasında kapanır.

Shutter hızı nasıl ifade edilir?

2″ , 1″ , 1/2 , 1/8 , 1/20 , 1/50 , 1/80 , 1/100 , 1/200 , 1/1000 gibi değerlerle ifade edilir. Değer olarak küçük olan daha yüksek perde hızlı sağlar. Sensöre düşen ışık az yani karanlık bir fotoğraf elde etmiş oluruz. Tam tersi durumda ise daha parlak bir fotoğraf elde edeceğimizi tahmin etmişsinizdir.

Yine aynı soruyu soralım? 🙂
– Var mı bu Enstantane yani Perde hızının başka olayı? 🙂  Var tabii olmaz mı?

Perde hızı düştükçe hareketli nesneleri daha donuk bir şekilde kaydedebilir daha hareketli nesnelerde daha bulanık fotoğraflar elde ederiz. Tam tersi durumda ise hareketli nesneleri o anı durdurmuşçasına bulanıklık olmadan bir kare elde ederiz. (Tabi burada nesnenin hızına, enstantane değerinin uygunluğu önemli.)

Hemen fotoğraf üzerindeki farkına göz atalım.

Evet, hepsi bu kadar! 🙂

Unutulmaması Gerekenler!

Bu üç temel bilgiyi unutmamanız gerekiyor. Görseli kaydedip unuttuğunuzda bakabilirsiniz. 🙂

 

Unutmayın elde etmek istediğiniz fotoğrafın anahtarları bu üç temel öğede. Bu üç temel öğeyi fotoğraflarınıza yön verecek şekilde kullanmanız dileğiyle…

İyi günler…

 

Lütfen görüşlerinizi bildirmekten çekinmeyin, soru, görüş ve önerilerinizi bekliyor olacağım 🙂